Şiir Köşesi
Ben Çoruh Kayıkçısıyım...
Siz hiç,
Çifteköprü’den geçerken
Baktınız mı suda gölge gibi dolaşan benekli alabalıklara.
Güz mevsiminde kırağı vurmuş lahanayı kavurdunuz mu bakır tencerede.
Kaçkal Dağı eteklerinde Yıldız Gölü’ne
Soktunuz mu ayaklarınızı da
Yarıştınız mı, dayanmaya soğuğa karşı.
Ah ! dostlar,
Ben, Çoruh kayıkçısıyım
Bazen deli horonum kemençenin telinde
Bazen deli bal kestane çiçeğinde
Camili’de Hikmet ustanın elinde
Hamur teknesi olurum kestane ağacında.
Yalnızçam dağlarına yaslanır benim sırtım
Gelin görün beni
Önce Berta Köprüsü’nde kurun çadırınızı
Osmanlı çizgilerini görürsünüz tarihimde.
Ben Çoruh kayıkçısıyım
Gevhernik kalesinin dibinde dimdik duran cami avlusunda
Çerkez İskender Paşayım
Cehennem Deresinde kanyon, Curuspil’de festivalim
Yazın en sıcak gününde yüzyıllık çınar ağaçlarının dibinde
Ferhat ile Şirin hikayelerine dalarak
Ahıska ağzının en nadide masallarını söyleyen benim.
Ben yoğurdun pekmezlisini
Ketenin cevizlisini severim.
Soçluk’ta şenlik, düğünlerde davul zurnayım ben
Bazen döner olurum köz ateşinde
Bazen ellerinde kirkitleri ile genç kızların baygın bakışlarında kilim.
Ben Cengeleğim, Doğu cephesinde bir siper
93’te bir anayım ben, sırtında çocuğu kızağında yaşlısı ile yollara düşen.
Ben gölün karasıyım Meşeli yaylasında
Kapkara köknar ağaçlarının gölgesinde upuzun yatıp
Hasret ve sevda şiirleri yazan Aşık Kara’yım ben
Başıma dumanlar çökmeye görsün
Bir hışımla ulaşırım Arsiyan yaylasına, Boğa gölüne
Ve Kız gölüne uğramadan efkarım dağılmaz.
Sonra, sonra oturup da ay ışığında ayvan köşesinde
Manilerin en alımlısını düşlerim yüreğimde
Ben Çoruh kayıkçısıyım
Merya’da zemheri ayında güreş tutarım buz üzerinde
Meydancıkta akordeon nağmelerinde vâla olurum gelin başına
Evin sekisinde Köroğlu hikayeleriyle uykuya dalan
Cengelek’te öküze çoban durup, Biçenek’te sevdiği için nego toplayan benim.
Geçmişimde Pancarcı Şenlikleri, kara saban
Harmanda tığ savurma vardır benim.
Rabat’ta Zor Mustafa camisiyim ben
Cevizli’de kilise
Ben Kafkas kültürlerini harman harman ederim de gönlümde
Sonra bir akşam üstü Ardahan’a giderken
Laşet’te oturup en yoğun ayrılık duyguları yaşarım yüreğimde
Arada bir de efkar tepesine çıktım mı
Baktım mı Ardanuç yaylalarına
Değmeyin keyfime…
Ben Çoruh kayıkçısıyım
Siz hiç Demirkent Camisinin nadide işlemeli ahşap kapısına dokundunuz mu
Su kavuşumundan döndünüz mü Yusufeli’ne
Tekkale’de üzüm yiyip baktınız mı Taşbaşı mahlesine.
Taşların dilinden en iyi ben anlarım
Bakmayın toprağımın kıtlığına
Ben alnımın terini en dik yamaçlara dökerim de en küçük, en verimli bağlıklar oluştururum gönlümde
Sonra bir bahar sabahı vurdum mu sırtıma edevatları
Hasretlerin en hüzünlüsünü yaşarım yüreğimde
Siz hiç benim bahçelerimde yetişen bir tane kayısı yiyip de
Hayret ettiniz mi damağınızda kalan tada
Zeytin oldunuz mu evlekte
Sabahın alaca karanlığında Narlık’tan geçerken Dumanı üstünde sıcak bir simit aldınız mı
Kobak Köyünden güzellere selam vermeden geçip
Çoruh kayıkçılarını türküsü ile andınız mı
Aros mezrasında yenilmez boğaların boynuz çatışını
Duydunuz mu bağlık mevkiinden
Nasip oldu mu Güngörmez suyunun tadına bakmak
Yoldaş oldunuz mu Esenkıyı’da Kafkas engereğine
Altıparmak’da Nazım emminin turistik ayvanında
Onbeş kişilik sofranın etrafına dizilip
Ballı kaymaklı kahvaltı masasında tarih dersi dinleyerek
Yaptınız mı sohbetlerin en hasını.
Ben Çoruh kayıkçısıyım
Bazen Rafting olurun Barhal çayında
Bazen anaların başında ehram
İşhan’da pestil, dutkurusu, küme
İçim sıkılmaya görsün
Çıkarım da Salıkvan yaylasına
Arhavi vadilerinden esen çay çiçeği kokularıyla kendimden geçerim.
Ben Çoruh kayıkçısıyım
Siz beni hala tanıyamadınız
Ben, Kafkaslar’a açılan kapıda Çoruh vadisinin bekçisi
Zeytinlik’te Saliha Hanım camisi
Kuvarshan’da, Murgul’da bakır
Cerattepe’de altınım ben
Ben Binbaşı Halit Bey’im
Damla Kürün’den bakarım da Çoruh vadisine
Bir tek düşman kokusu bile gelmez burnuma
Bakmayın böyle dingin durduğuma
Bazen coşkun Çoruh olurum bazen düz horon
Bazen üç eteğiyle sarıkız, mendobarı, cilveloy
Ve arada bir Mustafa Kemal olurum atabarında
Ben
Artvin yaylasında Kafkasör
Çam ağacında çoban armağanıyım
Kültürümde dostluk barış, imeceyle harfana vardır benim
Coşkun Çoruh’u ben dizginledim
Ladin-köknar çam ormanlarından deniz yapan benim
Gelin görün beni!!
Ben Çoruh kayıkçısıyım
Kirazla üzümü aynı tabakta ikram edeyim size
Sonra
Birlikte baraj yolundan
Artvin’in parlayan ışıklarına bakalım gece karanlığında
Orhan SEVİM
Artvin 2007
Yorumlar -
Yorum Yaz